ZüLFü'NüN HüZüNLü SESI...

Yaşlı hatıralar beni dipsiz bir kuyu gibi içine çekiyor

Zülfü Livaneli

Zülfü’nün sesi

bana hep hüzünlü gelir,

duygu yüklü gelir,

geçmişi hatırlatır.

En çok da "Yiğidim Aslanım

dinlerken içim acır.

Deniz Gezmişler’in idamı,

12 Mart’ın acılı zamanları

gözümün önünden

bir film şeridi gibi

geçer gider.

O geceyi hiç unutmam.

Denizler’in avukatı

sevgili Halit Abi (Çelenk) 

Deniz Gezmiş,

Yusuf Aslan ve

Hüseyin İnan’ın

idam öncesi

“son sözleri”ni

gece vakti bana göndermişti.

Rahmetli Örsan Öymen’le

metni Almancaya çevirirken

gözyaşlarımızı tutamamıştık.

Sabahın köründe

bir Alman meslektaşımız

“son sözleri” alıp

Münih’e uçmuş;

Der Spiegel'e götürmüştü.

Zülfü’nün sesi yükseliyor:

Yiğidim aslanım

burda yatıyor

Zülfü’nün hüzünlü sesiyle

geçmişe,

içime dönüyorum.

Yaşlı hatıralar

beni dipsiz bir kuyu gibi

içine çekiyor.

Zülfü’yle 1967’de

Trabzon’da tanıştığımız

askerlik zamanları

aklıma takılıyor.

Karadeniz’e bakan

Orduevi

’nin bahçesindeki

rakı sofraları…

12 Mart

askeri darbesi olmuş…

Zülfü Ankara’da cezaevinde.

Benim de 44 aylık cezam

kesinleşmiş,

evde oturmuş,

kukumav kuşu gibi

hapse girmeyi bekliyorum.

Zülfü, hapse gelirken

neler getirmem gerektiğini

avukatı aracılığıyla

bana bildiriyor,

başıma bere, eşofman vs.

Ne günlerdi…

Sevgili Zülfü;

“Artık yaşlı hatıralarla

baş başayım “

Jorge Semprun’un

bir sözüdür bu.

Yaş ilerledikçe

ben de böyle hissediyorum.

Yıllar geçtikçe, insanlar da

birbirlerinden yorulmaya başlıyor,

içine çekiliyor, yalnızlaşıyor.

Ama umutsuz da yaşanmaz.

Stefan Zweig’ın sözü

aklıma geliyor.

Büyük yazar,

çok derin bir hayal kırıklığı

içindedir.

Çünkü Birinci’den sonra,

İkinci Dünya Savaşı’na,

Hitler’e yakalanmış,

Arjantin'de intiharın eşiğindedir.

Ama var gücüyle yazmaya

devam eder 

ve şöyle der:

Anlattıklarımızla

bir gerçek kırıntısını bile

bizden sonraki kuşağa

ulaştırabilirsek,

yine de boşuna

yaşamış sayılmayız.

Sevgili Zülfü;

bak sen de 

boşuna yaşamadın!

Bizden sonraki kuşaklara

yıllardır derin izler

bıraktın,

bırakmaya da devam ediyorsun,

müziğinle, sözünle,

şarkılarınla, kitaplarınla…

Geçen akşam Bodrum’da,

İnspera Kültür Merkezi'nde açılan

Zülfü Livaneli Sahnesi’nde

Ayşem’le seni dinliyoruz.

Ey özgürlük

Senin için doğmuşum haykırmaya

Ey özgürlük

Ey özgürlük

Herkes ayakta seninle söylüyor.

Çünkü bugünün Türkiye’sinde

herkes kendi içinde

çok derinden hissetmeye

devam ediyor

özgürlük ihtiyacını…

Zülfü Livaneli’yle belki de ilk fotoğrafımız…

Fotoğraf: Ayşe Cemal

Yer: Bodrum, İnspera Zülfü Livaneli Sahnesi

Sevgili Zülfü;

İyi ki varsın.

İyi ki hayata tahammülü

kolaylaştıran,

hayatı güzelleştiren

dostluklar var.

Kendine iyi bak kardeşim.

Hasan Cemal kimdir?

Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 

1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 

28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. 

Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. 

Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 13 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: 

Tank Sesiyle Uyanmak (1986)

Demokrasi Korkusu (1986)

Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) 

Özal Hikâyesi (1989)

Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999)

Kürtler (2003)

Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005)

Türkiye'nin Asker Sorunu (2010)

Barışa Emanet Olun (2011)

1915: Ermeni Soykırımı (2012)

Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014)

Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014)

- Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018)

- Hasan Cemal'in "Zamane Diktatörleri" adını taşıyan basılmamış bir kitabı daha var

]]>

2024-05-05T20:49:26Z dg43tfdfdgfd